Fiilimsiler Konu Anlatımı: Türkçe dil bilgisi öğreniminde derinlemesine rehberlik ve...
Natural Forces Konu Anlatımı
SHOULD – SHOULDN’T
- Bu yapı İngilizcede tavsiyede bulunmak için ya da karşı tarafa öğüt vermek için kullanılan bir yapıdır.
- Yapılması iyi olan durumları belirtmek için “should” yapılması iyi olmayan durumları belirtmek için “shouldn’t” kalıbı kullanılır.
Should –> -meli , -malı
Shouldn’t –> -memeli, -mamalı
Examples:
- We should use solar energy. (Güneş enerjisi kullanmalıyız.)
- You should use public transportation. (Toplu taşıma araçları kullanmalısınız.)
- We should keep the environment clean. (Çevreyi temiz tutmalıyız.)
- We shouldn’t cut down trees. (Ağaçları kesmemeliyiz.)
- You shouldn’t waste water. (Suyu boşa harcamamalısınız.)
- We shouldn’t pollute the air. (Havayı kirletmemeliyiz.)
VOCABULARY
- Natural forces: Doğal afetler, doğal güçler
- Natural phenomena: Doğal olaylar
- Disaster: Afet, felaket
- Lightning: Yıldırım, şimşek
- Non-stop cloud-to-cloud lightning: Kesintisiz bulutan buluta yıldırım
- Earthquake: Deprem
- Aftershock: Artçı
- Main quake: Ana deprem
- Flood: Sel
- Landslide: Toprak kayması, heyelan
- Hurricane: Kasırga
- Forest fire: Orman yangını
- Tsunami: Tsunami
- Drought: Kuraklık
- Avalanche: Çığ
- Tornado: Hortum, kasırga
- Storm: Fırtına
- Volcano eruption: Volkanik patlama
- Rainbow: Gökkuşağı
- Raindrop: Yağmur damlası
- Rainclouds: Yağmur bulutları
- Sunlight: Güneş ışığı
- Cloud formation: Bulut oluşumu
- Fault lines: Fay hatları
- Natural wonder: Doğa harikası
- Explosion: Patlama
- Nacreous clouds: Sedefli bulutlar
- Dawn: Şafak, gün ağarması
- Sunset: Gün batımı
- Flora: Bitki örtüsü
- Iceberg: Buzdağı
- Burst: Patlama, püskürme
- Rainfall: Yağış, yağış miktarı, sağanak
- Water sources: Su kaynakları
- Water shortage: Su sıkıntısı, su kıtlığı
- Energy shortage: Enerji sıkıntısı, enerji kıtlığı
- Soil contamination: Toprak kirliliği
- Deforestation: Ormanların yok olması
- Air pollution: Hava kirliliği
- Water pollution: Su kirliliği
- Land pollution: Kara (çevre) kirliliği
- Global warming: Küresel ısınma
- Overpopulation: Aşırı nüfuslanma
- Ecosystem destruction: Ekosistem yıkımı
- Wildlife conservation: Vahşi yaşamı koruma
- Fossil fuel depletion: Fosil yakıt tüketimi
- Toxic waste: Zehirli atık
- Glacier: Buzul
- Polar winters: Kutup kışları
- Climate change: İklim değişikliği
- Biological pollutants: Biyolojik kirleticiler
- Environmental issues: Çevresel sorunlar
- Breaking news: Son dakika haberleri, flaş haberler
- Emergency Management Presidency of Turkey (AFAD): Türkiye Acil Durum Yönetimi Başkanlığı
- Universe: Evren
- World: Dünya
- Earth: Dünya
- Layer: Katman, tabaka
- Plate: Tabaka, katman
- Continent: Kıta, anakara
- Island: Ada
- Desert: Çöl
- River: Nehir
- Lake: Göl
- Sea: Deniz
- Pressure: Basınç
- Magnitude: Büyüklük, boyut
- Scale: Ölçek
- Depth: Derinlik
- Altitude: Rakım, yükseklik
- Distance: Mesafe
- Variety: Çeşitlilik
- Danger: Tehlike
- Serious threat: Ciddi tehdit
- Occasion: Ortam, durum, fırsat
- Measure: Önlem, tedbir, ölçü
- Precaution: Önlem, tedbir
- Process: Süreç
- Severity: Şiddet
- Building: Yapı, bina
- Direction: Yön
- Outer surface: Dış yüzey
- Homogeneous mass: Homojen kitle
- Average: Ortalama
- Experience: Tecrübe, deneyim
- Prediction: Tahmin
- Death: Ölüm
- Injuries: Yaralanmalar
- Heat: Isıtma
- Air conditioning: Havalandırma, klima
- Energy saving light bulbs: Enerji tasarruflu ampüller
- Non-toxic cleaning materials: Zehirli olmayan temizlik malzemeleri
- Recyclable products: Geri dönüştürülebilir ürünler
- Mold: Küf
- Dust: Toz
- Infection: Enfeksiyon
- Future: Gelecek
- Abundant: Bol, verimli, bereketli
- Common: Ortak, yaygın
- Dry: Kuru
- Threatening: Tehdit edici
- Mysterious: Gizemli
- Powerful: Güçlü
- Sudden: Ani, birdenbire
- Regular: Düzenli
- Enough: Yeterli
- Approximately: Yaklaşık olarak
- Protect: Korumak
- Preserve: Korumak
- Save: Kurtarmak
- Take the necessary measures: Gerekli önlemleri almak
- Prevent: Önlemek
- Consist of: Oluşmak, meydana gelmek
- Occur: Meydana gelmek
- Create: Oluşturmak, yaratmak
- Pollute: Kirletmek
- Waste water: Suyu boşa harcamak
- Use the water efficiently: Suyu etkili kullanmak
- Kill: Öldürmek
- Injure: Yaralamak
- Damage: Zarar vermek
- Lose: Kaybetmek
- Reflect: Yansıtmak
- Build up: Büyümek, güçlenmek
- Jolt apart: Sarsılmak
- Vary: Çeşitlendirmek
- Melt: Erimek
- Strike: Vurmak, çarpmak
- Stay calm: Sakin kalmak
- Take place: Yer almak
- Cause: Sebep, sebep olmak
- Reach up: Ulaşmak, erişmek
- Extend: Genişletmek, yaymak
- Eject: Çıkarmak
- Stick: Yapışmak
- Worth: Değmek, değer
- Weigh: Tartmak, (ağırlık) gelmek
ÖNCEKİ KONU
SONRAKİ KONU
BİR YORUM YAZIN
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM